Wednesday, August 27, 2014

öylesine

Öylesine

Öylesine diye başlık attım. Çünkü sadece bir anlık bir düşünceyi yazıp, sonra üzerine düşüneceğim.
Bir devlet ne zaman büyük olur? Sıradan bir cümle. Amerika'yı büyük yapanlardan biri ordusudur. Bu fikir tartışma bile gerektirmez. Peki ordusunu kimler oluşturuyor? Son zamanlarda sıkça duyduğumuz özel kuvvetler denilen paralı askerler. Veya çeşitli ülkelerin, farklı ırk ve dinden Amerika için savaşan askerleri.

Peki biz de bir Amerika sayılabilir miyiz?
Bu noktada şunu düşünebiliriz. Bir ülkeler sıralaması varsa. Türkiye de bazı ülkeler için çok gelişmiş bir ülke. Bazı ülke vatandaşları için, kendi ülkesinde yaşamaktansa Türkiye'de yaşamak daha iyi.
Bazı nedenlerden dolayı Afrika'da askerimiz var. Bu nedenle bir çok Afrikalı da ülkemizde. Bazı nedenler dolayı birçok Iraklı, Suriyeli ülkemizde. Bunlardan Türkiye'de kalmak ve ülkesine dönmek istemeyene yok mu?
Tabi ki vardır. 
Bizim neden farklı ırklardan, farklı ülkelerden gelmiş askerlerden oluşan birliklerimiz olmasın? Örneğin, Suriyelilerden Türkiye'de kalmak isteyenlerden bir askeri birlik oluşturulabilir. Bu kişilere Türkiye Vatandaşlığı, Paralı asker olması, çocuğuna bedava eğitim, maaş ve artılar, ev verilebilir.
Bu şekilde Iraklı gönüllülerden bir birlik, Suriyeli gönüllülerden birlik, Türkmen gönüllülerden bir birlik, Afrikalı gönüllülerden bir birlik kurulabilir.
Bu birliklerin silahlarının tamamı Türk yapımı olması bizim için daha iyi olacaktır.
Sonuçta Türk Ordusu paralı asker almak istemiyor mu? Tam profesyonel asker kendisi yetiştirir.
Düşünce garip gelebilir. Ama büyük devlet ordusunda bulunan farklı ırklardan, farklı ülke vatandaşlarından belli olur. İngiltere'nin ordusu tamamen İngilizlerden mi oluşuyor? Peki Fransanın?



Wednesday, June 4, 2014

#sigorta #SOMA #kamugörevlileri

Sigorta, Hayat sigortası

Biz dile kolay 76 milyon nüfuslu bir devletiz-mişiz. Eğer iyi kullanılırsa, demek ki çok güçlü bir ülkeyiz. İyi niyetli olunursa, zengin bir ülkeyiz. Ülkemizdeki olayları tartışmak gereksiz. Her gün haberlerde asker, öğretmen, imam öllümlerini izliyoruz. Belki bir çoğunun farkında bile değiliz. SOMA bize gerektiğinde 76 milyonun insanlara değer verebildiğini gösterdi.
Peki ne yapabiliriz? Basit çözümler, basit çareler geliyor insanın aklına.
Sigorta sistemi kurabiliriz. Her maden çalışanını, her risk taşıyan bölgedeki öğretmeni, kamu çalışanını, askeri sigortalayabiliriz. Sigortaya DENETMENLİK yetkisi verebiliriz. Yaşam sigortası yapılan bir madeni sigorta denetlesin. Ölümcül bir kazada sigorta minimum ölenin yakınına bir ev, bir araba parası veya bir ev ve bir araba verirse (ki bunu daha fazla uygun buluyorum). Bununla birlikte en az 250 bin TL gibi bir rakam ve ömür boyu ayda 1500 TL aylık verirse. Sigorta denetmenleri sanırım bu parayı vermemek için tüm önlemleri alırlar.
Asker ve risk taşıyan bölgeler biraz daha farklı. Ama onlar da bu güvenceyi hak ediyor. 1.5 milyon askerimiz varmış. Sanırım 150 veya 200 bini riskli bir bölgededir. Neden onların her birine çelik yelek veremiyoruz? Kalekol iyi bir adım. Yenilenen askeri araçlar iyi bir adım. Ama yine de onları daha iyi korumalıyız. Arkalarında bıraktıklarını düşünmeden hareket edebilmeliler. Arkalarında bıraktıklarına kendi çocuklarımızdan daha iyi bakmalıyız. Polis, asker fark eder mi? Bizim güvenliğimiz için dışarıdalar.Onların kendilerini güvende hissetmeleri hepimizin görevi. Onlara en iyi imkanları sağlayamıyor muyuz biz 76 milyon?
Belki kendi içlerinde devlet desteğiyle bir sigorta fonu oluşturmamalılar. Doktor, öğretmen, imam için de aynısı yapılmalı. Şu anda aklıma gelmeyen tüm kamu görevlileri için. Her riskli bölgelere gönderilen görevli devlet tarafından YAŞAM SİGORTASI kapsamına alınmalı. Özel sektörde görevliyse, özel sektör bu sigortayı yapmalı. Yurt dışına gönderilenler bile. Yurt dışına gönderilen her mühendis, akademisyen, öğretmen yaşam sigortası yapılmalı.
Bir yerden başlamak lazım. 76 milyon olmamız iyi niyetli bir şeyler yapmıyorsak pek de önemli değil.

Örneğin Öğretmenler. Devlet öğretmenler için bir sigorta fonu oluşturur. Her öğretmen bu fona 5 TL aylık yatırır. Devlette her 5 TL'ye 5 TL verir. Devletteki bir banka, A bankası yönetiminde bir HAYAT SİGORTASI fonu oluşturulur. Urfa'da veya Aydın'da bir öğretmen görev esnasında ölürse yakınına Sigorta fonu bir ev, bir araba verir. 250 bin TL nakit yardım yapar. Aylık bağlar. Çocukları 22 yaşına gelinceye kadar okul masraflarını karşılar. Çocuklara burs verir.
Olmaz mı?
Siz neyi uygun buluyorsunuz? Öğretmen, Doktor, Vali, Kaymakam, Asker, Polis, İtfayeci için neyi uygun buluyorsunuz?
Zaten bu fonu kendileri oluşturmuş olacaklar. Zaten bu fonu yöneten banka çok para kazanacak. Bu fon her ay öğretmenlerden, öğretmen fonu için para alacak. Polisten polis fonu için para alacak.

Tabi iyi niyet şart. Bir de bu fonun yöneticileri mutlaka çalışma koşullarını olabildiğince güvenli tutmak için raporlar hazırlatmalı. Ölümleri, can kayıplarını azaltmak için denetlemelerde bulunmalı.

İYİ NİYETLİ BİR 76 MİLYON HAYAL EDİYORUM.







Sunday, April 13, 2014

Adalara Metro #ibb @iBBKadirTopbas @ibbBeyazmasa @Kadir__Topbas

Adalar'a Metro

http://www.sabah.com.tr/Gundem/2014/04/13/kostebek-tarihi-ana-hazir

"Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Marmaray Projesi'nin kardeşi olarak nitelendirilen Avrasya Tüp Tünel Projesi'nde 14 metre yüksekliğe sahip dev köstebeğin montajının tamamlandıklarını belirterek, "Çok yakında İstanbul Boğazı'nın altını delmeye başlıyoruz" dedi."

Yukarıdaki haberi okurken Adalar a da neden metro yapılmaz diye düşündüm. Hafif Metro nun olacağı, hatta her adayı da birbirine bağlayacak bir metro hattı Adalar ı daha İstanbul içine dahil edecek. Oradaki turizm potansiyelini daha kullanılabilir hale getirecektir.
Metro inşaatının başlamasıyla adalarda oteller kendilerini yenileyeceklerdir. Mutlaka daha büyük oteller adada açılacaktır. Yoğun kış koşullarında nasıl dönüleceğini bilemeyince insanlar adaya tatile veya yemek yemeye gitmiyorlar. Ama metroyla birlikte adadaki her restaurant yaz, kış değerli olacaktır.

Tabi ki adalarda yine araba yasak olmalı. En fazla elektrikli ve boyutu ufak araçlara izin verilmeli. Ve mutlaka sadece ada için bu elektrikli araçlara belirli bir sınırlama getirilmeli. Örneğin Adalar belediyeleri bu elektrikli araçları işletmeli. Bu elektrikli araçlarda bir taksi durağı oluşturulmalı ve sınırlı sayıda taksi burada hizmet vermeli.
Fayton lara özel bir önem verilmeli.

Ada vapurları insan taşımaktan çok nostaljik bir tur haline dönüşmeli. Hiç bir vapur da olamayan  Osmanlı veya farklı kültürel motifler olmalı üstlerinde. Belki belirli zamanlarda canlı müzikle vapur hareket etmeli. Unutmayın tek bir gitar veya tek bir keman da canlı müziktir. Bir çok öğrenci var. Mutlaka müzik. Müzik. Müzik.

Belediye dükkanlara belirli standartlar getirmeli. Boyasız, çiçeksiz, bakımsız ev kalmamalı. Bu tadilat işlemlerinde adaya özel indirimler olmalı.

Ve mutlaka adadaki ağaçlı ve yeşil alanlar şu andakinden bile çok hale getirilmeli.

İşte Metro Adayı böyle güzel bir yer haline getirebilir.

Hayal güzel şey...

Ama her proje bir hayalle başlar.

Günümüz Türkiye'sinde her proje hayali gerçekleşebilir.

Thursday, April 10, 2014

#photography #loved #camera #book #read #heard


photography

Ansel Adams quote; "You don't make a photography just with a camera. You bring to act of photography all the pictures you have seen, the books you have read, the music you have heard, the people you have loved."

@fabsgrassi @instagram

Friday, March 21, 2014

Kurt Seyit ve Şura #kurtseyit #sura #nerminbezmen #FarahZeynepAbdullah #bradpitt #legendsofthefall

Kurt Seyit ve Şura


http://guncelhaber2014.blogspot.com.tr/2013/08/kurt-seyt-shura-kitap-ozeti-nermin.html

Kitabın Adı: Kurt Seyt & Shura
Kitabın Yazarı: Nermin Bezmen
Kitabın Karakterleri: Kurt Seyt, Mürivet, Emine, Leman, Fikriye, Necmiye, Yorgo, Şükran, Aziz Çavuş, Yahya, Mehmet Bey, Osman Bey, Baba Eminof, Tomas, Gazi Mustafa Kemal, Sabahattin,


- ÖZET -
1924 Baharında Kurt Seyt Shura’ dan ayrılır ve Muraka’sı (Mürivet) ile yeni bir hayata başlar. İstanbul’da Beyoğlu’nda Kırım Lokantası adında bir işletmeyi çalıştırmaya başlar. Kurt Seyt ve karısı Beyoğlu’nun bu canlı, cıvıl cıvıl hayatına ayak uyduramamaktadır. Eşi hamile kalır doğum zamanına yakın eşinin annesi Emine evlerine taşınır. Evdeki çatışma artar. Aileye Leman isminde bir kız çocuğu katılır. doğum ile birlikte evde kendini terk edilmiş hisseden Kurt Seyt bir süre evden uzaklaşır. Mürivet bazen kendisi bazen Kurt Seyt’in akrabaları yolu ile kocasını bulur, evine döndürür.
Kaynak: http://guncelhaber2014.blogspot.com.tr/2013/08/kurt-seyt-shura-kitap-ozeti-nermin.html#ixzz2wdotKgTf
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kurt_Seyit_ve_%C5%9Eura_(dizi)



Legends of the Fall

http://en.wikipedia.org/wiki/Legends_of_the_Fall


http://www.imdb.com/title/tt0110322/
Legends of the Fall is a 1994 American epic drama film directed by Edward Zwick and starring Brad Pitt, Anthony Hopkins, Aidan Quinn, Julia Ormond, and Henry Thomas. Wikipedia

Release date: January 13, 1995 (USA)

Director: Edward Zwick

Story by: Jim Harrison

Awards: Academy Award for Best Cinematography, Bronze Wrangler for Theatrical Motion Picture

Screenplay: Susan Shilliday, William D. Wittliff



Neden Legends of the fall?

Dizinin reklamlarını gördüğüm ilk gün bu filmi anımsadım. Reklamlara dikkat ettikçe olay örgüsünün çok benzeştiğini hissettim. Neden hissettim diyorum. Çünkü olay örgüsü paralel gitse de aynı değil.
Seyit (Kıvanç Tatlıtuğ) savaşa gitmeden önce evde yaşadığı olaylar, Tristan (Brad Pitt) ın da evde yaşadığı olaylarla paralellik gösteriyor. Ama Tristan o kadar şaşalı bir balo salonu görmüyor.

"Sick of the betrayals the United States government has perpetrated on the Native Americans, Colonel William Ludlow retires to a remote part of Montana with One Stab, a Cree friend, where they build a ranch. Accompanying them are hired hand Decker; Decker's Cree wife, Pet; and their daughter, Isabel Two. Ludlow's wife, Isabel, does not adapt to the harsh winters and moves to the East Coast.
Ludlow has three sons: Alfred, the eldest, is responsible and cautious; Tristan is wild and well versed in American Indian traditions; Samuel, the youngest, is educated but naive and constantly watched over by his brothers.
At age 12, Tristan touches a sleeping grizzly bear. The bear awakens and slashes at Tristan, injuring him, but he stabs at the bear's paw and cuts off a claw.
As the boys grow up, Samuel returns from Harvard with his fiancée, Susannah Fincannon. She finds Tristan captivating but loves Samuel. Before they can marry, Samuel tells his family that he is leaving for Calgary to join the Canadian Expeditionary Force and aidBritain in the fight against Germany. Much to their father's displeasure, Alfred and Tristan also depart."
Source:  http://en.wikipedia.org/wiki/Legends_of_the_Fall

Aslında en çok benzerlik olan noktalar Tristan'ın sevdiği kızı Samuel alıyor.
Seyit in sevdiği kızı da Birkan Sokullu (Petro Borinsky) alacak gibi görünüyor.

Seyit te savaş sırasında sevdiği kızdan koparılıyor. Tristan da.

legends of the fall u izlemeden karakter yapılanmasının benzerliğini, olayların paralelliğini anlamanız gerçekten güç.

Dizi gittikçe yapısal olarak legends of the fall a yaklaşıyor.

Eğer Seyit te aşkının başkasıyla evlendiğini görüp Tristan gibi dağılır ve bir süre boş gezip sonra başka bir kızla evlenirse...
Ve başka kızla evlenmesine rağmen Petro nun oyunlarından tıpkı Tristan ın Samuel in oyunlarından kurtulamadığı gibi kurtulamayıp evlendiği kız da ölürse...

Olay döngüsünün ne kadar birbirlerine yaklaştığını ve Legends of the fall filminin "benzeri" "paraleli" "yapısal olarak aynısı" dizisini izlediğinizi fark edeceksiniz.

Filmi izleyin ve kararı kendiniz verin.




Thursday, March 13, 2014

#seçim #yorum #gülsebirsel #çalış





http://www.hurriyet.com.tr/magazin/haber/25996982.asp
by Cengiz Semercioğlu

"Sertab Erener, sevgilisi Demir Demirkan’la birlikte bir süredir Chicago’da yaşıyor.
Oraya yerleştiler.
Buradan uzak kalmak istediler...
Zaten burada da birlikte eve kapanıp müzik yapıyorlar, felsefe, hayat tartışıyorlardı uzun uzun...
Bu hayatlarını Chicago’ya taşıdılar şimdi...
Birlikte konserlere gidiyorlar...
Yeni albüm çalışıyorlar...
Müzikal hazırlıyorlar...
Müzikal yönetmeni ve yazarı David Bell’le buluşup, müzikal konusunda fikirler alıyorlar..."



Değişik bir yorum:
Sanırım bu ülke sadece fakirlerin ülkesi. Sonuçta parası olan sıkışınca yurtdışına çıkıyor. Gelen hükümetler aynı kanunlarla geliyor. Aynı kanunlarla gidiyorlar. Varsın ki, medya size tamamen kapalı olsun. Sokak sokak dolaşın, derdinizi anlatın. Bir çok genç insanın sokaklara dökülmesi ve polisle karşı karşıya gelmesindense, meşru yollarla, sokak sokak dolaşın. Kendi inandığınız insanları muhtar, belediye başkanı, milletvekili seçin. Muhtar adayına mahallem için ne yapacaksın diye sorun.
Ben iki muhtar adayıyla karşılaştım şu ana kadar ve sordum ne yapacaksın gelince?
Devlet muhtara bir yetki vermiyor ki dedi ikisi de. E o zaman neden aday oluyorsun? Pankart astırmışsın. İyi hizmet edeceğim diyorsun. Mahallemdeki fakiri bulacak mısın? Sokaktaki başı boş hayvanlara ne yapacaksın? Çocukların okul çıkışlarında çevresini saran satıcılar senin için önemli mi? Boş arazilerdeki çukurlar ne olacak?
Pazarda bir sürü kadın alış veriş yapanların ellerine muhtar adayının resmini tutuşturuyor.
demek ki insanlara tek tek derdini anlatabilirsin. Tembellik etmeyin. TV'de 70 milyon un sizi izleyeceğini mi sanıyorsunuz? Her bir aday, her bir oy önemli ise. Biraz yürüyün. biraz vizyonunuz olsun.
Boşuna yürümeyin gençler. Boşuna ölmeyin. Ölen asker de, ölen polis de, ölen çocuk da aynı ülkede yaşıyor.
1 saat gaza karşı yürümek tembellik. Zor görünce yurt dışına çıkmak "aydın olmak" değil.
Balık hafızalarınız bu ülkede bizimle kazanılan parayı başka ülkeye gidip harcayanları unutmamalı. kim burada, kim değil hepimiz not etmeliyiz bir kenara.
Biraz çalışın.
Sanırım çocukların okuduğu sabah marşını tüm seçilmek isteyenler içinden sık sık okumalı.

ÇALIŞIN. ÇALIŞIN. ÇALIŞIN.

Çalışın diyorum da...

Biz fakirlerin ülkesi olan Türkiye'yi seviyorum.

Ben bugün olanları unutsamda google unutmayacak

Monday, February 24, 2014

Harold Ramis Explains Groundhog Day’s Metaphors -- #Vulture

Harold Ramis Explains Groundhog Day’s Metaphors -- Vulture:



'via Blog this'


by 
"Every day, someone says something to me about this movie." Groundhog Day, directed by Harold Ramis, who died this morning at the age of 69, has proven to be one of those movies that gets deeper the more you think about it. According to Ramis, the movie's concept of reliving the same day over and over and over again has been appropriated by everyone from Hasidic Jews to Zen Buddhists to Christians to psychotherapists. Watch the video below:

Tsunaida Te | in your heart #fullmetalalchemist

Tsunaida Te | in your heart: "Song Title: Tsunaida Te (OST Fullmetal Alchemist Brotherhood)

Sung by: Lil’B
More information: romaji lyric :: english lyric"



'via Blog this'



Song Title: Tsunaida Te (OST Fullmetal Alchemist Brotherhood)


Sung by: Lil’B

More information: romaji lyric :: english lyric







Romaji Lyric




meguri meguttemo mata koko de aitai

hagure nai youni kono te wo tsunagunda



asahi ga noboru made katari attane

yuuhi ga shizumu made tsunaida te

kouyatte asu mo asatte mo tomo ni

ayumou hikari to kage



kimi wa sono mune ni nani wo kakae

donna sekai ni itandarou ima omouyo

samishige ni mitsumeru machi no naka de

nukumori ha hitori ja mitsukara nakute

ai ga konna ni tsuyosa ni naru koto

shittanda kimi ni deaete hajimete



meguri meguttemo mata koko de aitai

hagure nai youni kono te wo tsunagunda

hitori ja nemure nai yume ha mirenai kara

donna fuan mo todokanai tokoroe

hoshi mo nai yoru mo terashi tsuzuke you



doko mademo yukeru kimi to nara

hitori ja arukenai michi mo futari nara

hanauta utai nagara arukerunda

kimi ga ireba shiawase



moshimo futari ga deatte nakatta nara

takusan no shiawase wo minogashi teta

fuan na toki wa gyutto shite kure tane

asu wo miushinai souna hitogomi no naka

ai ga kurushii hitori no jikan wa

samishisa wo gomakasu sube wo wasureteta



nandomo konote wo tsunagi naoshi nagara

donna michi datte issho ni arukunda

hitori ja kanawanai yume wo egaita nara

kimi to futari de kanaeni yukunda

kimi to hanbun hitotsu no shiawase



butukari souna kurai hito ooi doyoubi

miushitaku nai kimi no sonzai

kono toki nibai ni chikara haitteru teni

kanjita nukumori to ai NO MORE CRY

asera JEANS no POCKET de hikatteru

kimi no keitai kizukase taku nai

damarikomu watashi no naka no koakuma

tada kimi ga inaito iya dakara…

nanikaga ubai sarisou de kowai

“taisetsuna hito”to tsunagatte tai

omoiwa darenimo makenai

sou konomachi ni kirawareru kurai

te wo tsunagou



yowamushi na hodo tsuyogatte shimau

demo muridayo… naitemo iikana?

aki no kaze mousugu deatta kisetsu

ano koro no watashi wa ai wo sagashiteta



meguri meguttemo mata kimi ni aitai

hagurenai youni kono te wo tsunagunda

hitori ja nemurenai yume wa mirenai kara

donna fuan mo todokanai tokoroe

hitori ja kanawanai yume wo egaita nara

kimi to futari de kanaeni yukunda

kimi to hanbun hitotsu no shiawase







English Lyric




Even if we part and meet again,

I want to meet at this place

Then we’ll hold hands to ensure

we’ll never be separated again



We used to talk all night until

the sun rose

And held hands till the sun

went under the horizon

Let’s walk together like this forever

like light and shadow



I stand in the city,staring off

into space with lonely eyes

I can’t find warmth on my own

by meeting you, I realized

how much strength love could give me



Even if we part and meet again,

I want to meet at this place

Then we’ll hold hands to ensure

we’ll never be separated again.



I can’t sleep by myself,’cause

I can’t dream without you

so take me to a place where

uncertainty can’t reach us

And let us bring light to the

night sky with no stars



So long as you’re with me, I can go

to world’s end

Even if it’s a path I can’t walk on

my own

if you’re by my side, I can walk it

while humming a tune

if we’re together,the world is mine



if we can’t meet

I will miss all the happiness

I’m so worried when he hugged me

tightly

it seems I will lose the sight of

tomorrow in the crowds

love is so painful

I forgot the art which glossed over

loneliness



Every time we went we held out hands together

we will walk together on this road

if I think of a dream that no one

ever thought of

I will make this dream come true

only with you

with happiness



while we are arguing on Saturday

I don’t want to lose you

I feel something powerful get into

my body and the love getting warm

NO MORE CRY

something shines on my jean’s poket

it’s a call from you but I ignore it

there’s something in me already calm

maybe I will remain calm if you were here…

there is something missing and it makes me scared

I want to meet that “important person”

I will think about losing to someone

I hate this town so much



I want to hold your hand

I pretend to be tough but I can’t

so unreasonable…can I cry?

autumn seasons will come soon



Even if we part and meet again,

I want to meet at this place

Then we’ll hold hands to ensure

we’ll never be separated again.



I can’t sleep by myself,’cause

I can’t dream without you

so take me to a place where

uncertainty can’t reach us

if I think of a dream that no one

ever thought of

I will make this dream come true

only with you

with happiness

İncir reçeli #incirreceli #aytaçagırlar #halilsezai #melikeguner

İncir Reçeli

"inci reçeli" Türk sinemasının pek yakalayamadığı bir anlatımı yakalamış. Bir dramı, aşk la harmanlayıp. Gülümseten sahnelerle anlatmış. Derin duyguları anlatacağım diye uzun uzun ('bal'da olduğu gibi veya 'yumurta' da olduğu gibi) duygusal sahneler çekmeye çalışmamış. Bu nedenle daha geniş bir kitle de yer bulmuş. Sinemacıları "festival filmleri" dedikleri filmelerden değil anlayacağın.

Gözüme takılan bazı rahatsız edici duygu sahneleri var. Burada duygu yu vermek için kamera hareketlendirilmiş.

Ama gözden kaçabilecek etkileyici sahnelerden biri fotoğraf. Fotoğraf filmde hikaye anlatımında önemli bir yeri var. Sırf fotoğraflar yüzünden belki de fotoğraf çeken bir arkadaş var filmde.
O arkadaşı oyuncu da olabilirdi. O zaman fotoğraflar geri planda kalabilirdi. Bazı seyirciler açısında fark edilmeyebilirdi.
Fotoğraf fark edilsin istenmiş.

Bir dram izliyorsunuz. Fakat bir aşk filmi izlediğinizi farz ediyorsunuz. Hasta ya toplumun bakışını izliyorsunuz. Ama aşk filmi izlediğinizi farz ediyorsunuz.

Şarkı daki  "isyan" aşk a veya başka bir şey e değil. Topluma ve genel değer yargılarına.
Yaşanamayan aşkın en önemli nedeni dış baskının film boyunca hissedilmesi ama gösterilmemesi.
Bu da filmi izlenir kılıyor.
Bir kişi kız laf söyleseydi. Film o noktaya kitlenebilirdi.

Filme özgürlüğünü vermek için gerçekten çok uğraşmışlar.

Oyuncular filmdeki konunun önüne geçmiyor.

Filmdeki aşk a özenilmesinin nedeni;
Doğal gelişmesi, beklentilerden uzak olması ve 'genelde yapılmayan' tanımaya çalışmamak, birlikte andan zevk duymak. yemek hazırlamak gibi, kahvaltı yapmak gibi.
Aşk ını ispat etmek için bar kapatmıyor. Araba almıyor.
Lüks bir yemek yok.

Her şey sıradan insan için. Bir incir reçeli aşk  ı sembolize edebiliyor. Yaşanılır kılıyor.

Senarist ve yönetmenin aynı kişi olması bu filme özel anlatımı güzellik vermiş.
Senarist in anlatamadın çatışması yok.

Halil Sezai nin "incir reçeli" ni yazma sahneleri de gerçekten yerli yerinde kullanılmış. (Her yere not kağıdı yapıştırması, tuvalet kağıtlarına bile yazması)

Aşk taki 3. kişinin farkına varmalısınız. Her ikili aşk sahnesinde onu unutmamalısınız. Orada temiz ve sabırlı bir aşk daha var. Şarkı söyleyen sevgilimiz, sevdiğimiz. Ve diğer 3. kişi aşkı fotoğrafçı.

Güzel kurgu, iyi hikaye, iyi oyunculuk...





http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ncir_Re%C3%A7eli


Yönetmen Aytaç Ağırlar
Yapımcı Aytaç Ağırlar
Senarist Aytaç Ağırlar
Oyuncular Halil Sezai Paracıkoğlu
Melike Güner
Mustafa Uzunyılmaz
Sinan Çalışkanoğlu
Barbara Lourens
Aytaç Ağırlar


http://www.imdb.com/title/tt1808197/




Monday, February 17, 2014

Fullmetal Alchemist

Bunun keyfi başka hiç bir şeyde yok #ask #love #comment

Son zamanlarda duyduğum en kötü konulardan birisi 14 Şubat kutlamama şekilleriydi.
Kaç çift 14 Şubat ı erkek veya kadın yüzünden hayatlarından çıkarmışlar. Bunun bir nedeni her erkeğin bütçesinin medyanın istediği gibi büyük hediye almaya uygun olmaması. Kadınların erkeklerden hediye haricinde beklentileri olması da erkeklerin bugünü kutlamayalım. Özenti bir gün bu. Her gün aşk var hayatımızda. Kızın kendi eliyle yaptığı kurabiyeyi, dolmayı (Fatih Harbiye), pastayı, örgü bir kaşkol ü, örgü bir eldiven i aşağıladığımız için. Sevgi çıtasını dizilerin ve medyanın belirlemesine izin verdiğimiz için mutsuzuz.
Evet mutlu değiliz. Erkekler lokanta kapatmalı, kadınlar hdiye paketi haline gelmeli. Hediye mutlaka pahallı olmalı.
Sevgi, Saygı, Şevkat duyguları ilişkinizin nerdesinde? En ufak bir hastalık anında dağılan ilişkiler. Kız veya erkek işten ayrılsa hemen ayrılık çanları. Evet. Kızlar işten ayrılınca da erkekler ayrılıyormuş. :D
Medya ilginç örnekleri, merak edileni konu yapar sürekliliği için. Her biriniz ilginç örnek olamazsınız. Sevginizi yaşayın. Mutlu olun. Sevin. Sevilin. Bunun keyfi başka hiç bir şeyde yok.

Friday, January 31, 2014

Çay ve Aşk #cay #aşk #tea #love #cayveask #tea&love


ÇAY VE AŞK


Şuan çok utanıyorum..Şimdi ben size uykularımı kaçıran,başım ağrıdığında bile onun varlığına sığındığım,ellerimden tutunca sıcaklığını bırakmak istemediğim,içime dolunca yüreğimi ısıtan,en vefalı ve yıllardır beni hiç terk etmeyen sevgilimi onunla olan maceralarımı nasıl anlatayım?
Çay ve ben..Biz çok eski,çocukluk aşkıyız onunla..Bazen düşünüyorum bu aşkın aramızda nasıl doğduğunu.. Dedemler Dersim in heybetli Munzur dağları eteğinde, dağdan köpük köpük akan Munzur suyunun kenarında ki masal köyü denilebilecek bir doğanın içinde yaşıyorlar. Dönüp-dolaşıp Köy Ensitülü dedemin anneannemle her akşam törensel olarak hazırladıkları kekli-börekli ya da hafif köy kahvaltılı bazı akşamlar Munzur suyu kenarında bazen de köyün tam ortasındaki evlerinin balkonunda demliklerce içilen 5 çayları benim çayla olan bu aşkımın sebebi diye düşünüyorum..Eğer çaylar evdeki balkonda içiliyorsa sofraya her zaman iki- üç bardak fazla konur..Evin önünden tarladan ya da hayvanları otlatmaktan gelen köylülerin evimizin önünde beş on dakika durup soluklandıklarında bir çay molası verdikleri ve günün kritiğini yaptıkları köy kahvesi,köy odası alanıdır adeta burası…Artık buradaki sohbetlerde,bir demlik çay biter,bir daha demlenir,o da biter tekrar demlenir derken bir bakarız ki gün batmış ve saatler akıp gitmiştir..
Yok eğer 5 çayı evin balkonunda değil de bu kez de Munzur suyu kenarında içilecekse; dedem bir kolunun altına şezlongunu diğerine de piknik sepetini alır; Anneannem de 5 şişle elinde desenli çoraplar örerek yürüyüş halinde oturacağımız su kenarındaki ağaçların altına gideriz..Burada dedem gençlik anılarını anlatır,bir yandan piknik tüpünde kaynayan demlenmiş çay Munzur suyunun insanı hipnotize eden sesi ve serinliğinde çaylar yudumlanırdı…
Bir de çay benim köyümde zengin olmayan yemek kültürü ve ekonomik sıkıntının kurtarıcısı ve can simididir..Her öğünde ve misafir geldiğinde mutlak çay ve kahvaltı vardır..Bunları düşününce belki de çaya yakınlığımın sebebi oldu bu etkenler diyorum..

Ünlü ozanımız Aşık Veysel Şatıroğlu sevdiğine diyor ya;
“Benim sana verebileceğim çok bir şeyim yok aslında..
Yol var gidersen,
Ben var seversen,
Çay var içersen.”

Çayla buluşmak için hiç randevulaşmayız.. Çünkü gün içinde,duruma göre her an her yerde buluşma yerimiz ve belli bir saatimiz yoktur bizim..Canımız ne zaman isterse,beynen konuşuruz ve o an buluşuruz zaten..Bunun için birbirimize buluşma randevusu vermeyiz..
Sabahları kahvaltımın vazgeçilmezi, iş yerimde masamın vazgeçilmezi çay fincanım,yemek üzerine içtiğim rahatlatıcı kas gevşeticim,arkadaşlarımla buluşmamdaki doyumsuz sohbetlerin kahramanı,soğuk kış günlerinde üşüyerek eve geldiğimde içimi ısıtan vefalı dost,vapurda İstanbul a ve Adalara giderken Simit,peynir ve çay la İstanbul tablosudur benim için…Eğer o gün ki telaşta akşam 5 çayı içmediysem ya da kahvaltıda çay yerine başka bir içecek tercih etmişsem,baş ağrımın nedenidir çaysızlık ve o an ki ilacımdır çay…
Vel hasılı,Çay kırk yıllık yaşımda beni hiç terk etmeyen en vefalı arkadaşım,dostum,sevgilim ve yol arkadaşımdır…


Özlem Gündoğan




Comment by Özlem Gündoğan:

"Bu gece ilginçtir arkadaşlarım sırayla Çay a olan sevgilerini anlatan paylaşımlar yapınca bende bu kervana; Mario Levi hocamın Yaratıcı Yazarlık dersinde AA ortalamayla aldığım ders notlarımdan birini dedemle köyümüzde CAY üzerine yazmıştım..Biraz uzun olmakla beraber paylaşmak istedim..Bu da benim şuan hayatta olmayan,her yıl köye gittiğimde dedeme olan hasretimle yaşadığım hatıralarım ve Çay a olan aşkımdır..!"


  • Ozlem Gundogan Onurlandırdın beni..Her zaman ki gibi çok incesin Berkay cım..Bu yazıyı yazarken o günlerimin içine girdim adeta bir de sınıfta okurken gözyaşlarına boğuldum...Dedemin vefatından sonra her köye gidişimde önce köyün girişindeki mezarlığa onun ziyaretine gidiyorum artık,sonra köye giriyorum.. Sanki önce onu görmeden köye girersem ona haksızlık ya da ihmal ederim hissine kapılıyorum. O çay saatleri,suyun kenarında oturup yaptıgımız sohbetler aklıma gelince,çok kötü oluyorum,öksüz kalmış gibi hissediyorum... Mario hoca da Çay üzerine bir şeyler anlatın deyince bu yazı çıktı ortaya....

    Berkay Erden Çok güzel bir yazı olmuş. Öylece unutmak istemedim.

    Berkay Erden Onlar sevgiyi, saygıyla ve şafkatle yaşamasını bilmişler. Onların birbirlerine sevgilerini göstermesi için kendi sözlerinden, kendi el emeklerinden ve birbirlerine olan saygılarından başka hiçbir şeye ihtiyaçları yokmuş.

    Ozlem Gundogan O kadar doğru dedin ki ...! Ben bu yaşıma kadar gördüğüm TEK örnek evlilik dedem ve nenemin ki ( Anneannemin ) Dedem çok hastalık yasadı ama nenem onu hiç bırakmadı..Dedemin eğitmenliğinin ilk yıllarında çok yokluk çekmişler o günün koşullarına çok zıt bir şey yapıp nenem Erzincan merkezde bir şehir otelinde temizlik görevlisi olarak çalışıp emekli oldu..Bir kez olsun birbirlerini incitecek bir söz duymadım ağızlarından....Bu çay sohbetlerini anlatmaya günler yetmez Berkay,çok özlüyorum çoook....

    Berkay Erden Neden üzülüyorsun ki. Harika anılar bırakmışlar geride ve hala yaşıyorlar senle. İnsan böyle güzel anlar yaşayınca hayatın güzelliklerini, lezzetini anlıyor ancak. Bu lezzet ağzında, yüreğinde olmadan sevgi olur mu? Bu lezzeti sana veren insanlar ölmezler. İşte sen güzel sözlerinle onları ölümsüz yaptın. Belki yarın ufak bir hikayeyle, ufak bir kitapla onlara olan saygını daha da ileri bir noktaya taşıyacaksın.

    Ozlem Gundogan Benim ki hasret,tıpkı adımı da koyan dedemin bende yarattığı Özlem sadece.. Haklısın..



Özgür Bacaksız
yani öyle zaman oluyordu ki küçük bir ekmeği bile üç, dört parçaya bölüyorduk, ekmeğin keyfi ve tadı öyle daha çok çıkıyordu... büyük parçalar tatmin etmezdi bizi.. anne elinin değdiği her şey kudretliydi, candı, emekti... ekmeği öyle bir paylaştırırdı ki annem mübarek sanki cetvelle ölçüp koparıyordu, herkese eşit parça düşüyordu, hak geçmezdi kimseye. şimdi her şeyin tek kişiliği var, tek kişilik hayatlar, parçalar.. hayatı parçalara ayırmayı unuttuk, tadı da kaçtı tüm lezzetlerin... büyük parçaların altındayız, eziliyoruz... bana o üçe böldüğümüz ekmekli günlerin tadını verecek lezzet-i ikram yok, ahey...


Ozlem Gundogan Ama yine de şanslıyız ki; o 3 e bölünmüş ekmekli günleri yaşayabildik..Yoksa biz de bu tadın farkını ve ayrıcalığını hiç bilmeyecektik..! İyi ki yaşamısız bunları...

Berkay Erden At arabalı, parke caddelerimiz vardı. Gece sokak aralarından çocuk sesleri, bizim seslerimiz yükselirdi. Tüm mahalle oynardık her oyunu. Saklanan kız, erkek çocuklar bir abisi, ablası üst üste dizili 9 taş devrilsinde oyunu kazanmış olsunlar diye beklerlerdi. Ali'nin annesi seslense. Pelin'de burada diye hep bir ağızdan bağırırdık. O zamanlar rüzgar sıcak eserdi. Saklandığımız tek şey saklambaç'taki ebeydi.



Wednesday, January 29, 2014

‪#‎chinesenewyear‬ ‪#‎新年快樂‬ !!

‪#‎chinesenewyear‬ ‪#‎新年快樂‬ !!




"This year is the Year of the Horse, which is said to bring prosperity and wealth. Chinese New Year is celebrated on the first day of the Chinese calendar, and this year it will fall on 31 January.
The doodle features an image of a girl on a rocking horse and a boy holding fire crackers and Chinese lanterns.
Celebrations usually begin on Chinese New Year's Eve, signalling the end of the Year of the Snake. The lunar calendar is based upon the cycles of the moon and has 12 animals, one to represent each year of the lunisolar cycle.
At Chinese New Year people traditionally wear red clothes and give children "lucky money" contained in red envelopes. The colour red symbolises fire to drive away bad luck.
To mark the holiday families typically reunite and gather at each other's homes to celebrate and eat together. It is also tradition for households to thoroughly cleanse the house to sweep away ill fortune and make way for good luck, to decorate windows and doors with red paper-cuts and to light firecrackers.
Festivities often continue until the Lantern Festival, held on the fifteenth day of the first lunar month. Red paper lanterns are hung across houses and in streets. The highlight of this festival is often considered to be the dragon dance. The dragon is typically made of silk, paper, and bambooand is held aloft as people take it through the streets.
The holiday is centuries old and is celebrated across mainland China, Hong Kong, Singapore, Taiwan and other Asian countries.
Those born in the Year of the Horse are believed to be cheerful, skillful with money, perceptive and witty. Famous people born in this year include actress Halle Berry, Rembrandt and singer Aretha Franklin."

Source: http://www.independent.co.uk/life-style/gadgets-and-tech/news/chinese-new-year-2014-celebrated-by-google-doodle-9093815.html


Here's what you need to know:

What is Chinese New Year?
New Year is one of China's oldest festivals. It marks the beginning of a new year and a new agricultural season, and is considered a time for loved ones to reunite and take part in traditions designed to bring good fortune for the next 12 months.
The noise and colour come from one of the legends associated with the celebrations - that of the beast Nian, a monster which would appear at the end of every year and attack people. Villagers worked out that loud noise, bright lights and the colour red kept Nian at bay, and so the seeds of Chinese New Year celebrations were sown.

Read more: http://www.theweek.co.uk/arts-life/57103/chinese-new-year-2014-year-horse-explained#ixzz2rqlNfpKX



Which animal represents 2014?

The Chinese year is linked directly to the Chinese Zodiac – a list of 12 animals representing different years and 2014 will be the year of the horse. It is believed that someone born in a particular year will share similar attributes to the animal with which that year is associated.

Read more: http://www.theweek.co.uk/arts-life/57103/chinese-new-year-2014-year-horse-explained#ixzz2rqlgY1yi





In China, the familiar Gregorian calendar is used for day-to-day life. But Chinese calendardates continue to be used to mark traditional holidays such as the new year and the fall moon festival. It’s also used astrologically to select favorable dates for weddings and other special events.
The Chinese calendar is a lunisolar calendar, in other words, a combination of solar and lunar calendars. It has a long history spanning several Chinese dynastic rules from as far back as the Shang Dynasty around fourteenth century B.C.. There are several different symbolic cycles within the calendar, used in Chinese astrology, that make it an intricate and complex measure of time.
A month in the Chinese calendar spans a single lunar cycle. The first day of the month begins during the new moon, when no sunlight falls on the lunar hemisphere that faces the Earth. A lunar cycle, on average, lasts 29.5 days, so a lunar month can last 29 or 30 days. Usually, there are 12 lunar months in a Chinese calendar year. In order to catch up with the solar calendar, which averages 365.25 days in a year, an extra month is added to the Chinese calendar every two or three years. As a result, Chinese New Year falls on different dates each year (in the Gregorian calendar) between January 21 and February 21.

Read more:  http://earthsky.org/human-world/chinese-new-year-2014-rings-in-year-of-the-horse

Monday, January 20, 2014

The Secret Life of Walter Mitty, Walter Mitty, Ben Stiller, Shirley Maclaine, Sean Penn, Conan O'Brien, Andy Richter

Walter Mitty

http://en.wikipedia.org/wiki/Walter_Mitty
"Walter Mitty is a fictional character in James Thurber's short story "The Secret Life of Walter Mitty", first published in The New Yorkeron March 18, 1939, and in book form in My World and Welcome to It in 1942. Thurber loosely based the character on his friend, Walter Mithoff.[1] It was made into a film in 1947, with a remake directed by and starring Ben Stiller released in 2013."
http://en.wikipedia.org/wiki/The_Secret_Life_of_Walter_Mitty
""The Secret Life of Walter Mitty" (1939) is a short story by James Thurber. The most famous of Thurber's stories,[1] it first appeared in The New Yorker on March 18, 1939, and was first collected in his book My World and Welcome to It (Harcourt, Brace and Company, 1942).[2] It has since been reprinted in James Thurber: Writings and Drawings (The Library of America, 1996, ISBN 1-883011-22-1), and is one of the most frequently anthologized short stories in American literature.[3] The story is considered one of Thurber's "acknowledged masterpieces".[4] It was made into a 1947 movie of the same name, with Danny Kaye in the title role, though the movie is very different from the original story. It was also adapted into a 2013 film, which is again very different from the original.
The name Walter Mitty and the derivative word "Mittyesque"[5] have entered the English language, denoting an ineffectual person who spends more time in heroic daydreams than paying attention to the real world, or more seriously, one who intentionally attempts to mislead or convince others that he is something that he is not. In military circles, this usually refers to people who try to fake an impressive career.[6]" more

http://en.wikipedia.org/wiki/The_Secret_Life_of_Walter_Mitty_(2013_film)

Directed by Ben Stiller

Screenplay by Steve ConradBased on The Secret Life of Walter Mitty by James Thurber
Starring

Ben Stiller
Kristen WiigShirley MacLaineAdam ScottKathryn HahnSean PennMusic by Theodore ShapiroCinematography Stuart DryburghEditing by Greg Hayden
Studio Samuel Goldwyn FilmsRed Hour FilmsNew Line Cinema[1]Distributed by 20th Century FoxRelease dates

October 5, 2013(New York Film Festival)
December 25, 2013(United States)
Running time 114 minutes[2]Country United States
"Walter Mitty (Ben Stiller) is a negative assets manager (photographs) at Life magazine who frequently daydreams of fantastic adventures, and has a crush on his coworker Cheryl (Kristen Wiig). Photojournalist Sean O'Connell (Sean Penn), who works closely with Mitty concerning his submissions, has sent him a package containing his latest negatives and a wallet as a gift in appreciation of Walter's excellent work. Furthermore, that package contains a special photograph, negative 25, that he says in writing captures the "Quintessence" of Life and that it should be used for the cover of the magazine's final print issue as it converts to online status. Unfortunately, that specific negative is missing from the package and Mitty is forced to stall the obnoxious corporate transition manager Ted Hendricks (Adam Scott) handling the downsizing. Using the other negatives as clues, Mitty figures out that O'Connell is in Greenland and flies there to try and find him."

Ben Stiller as Walter Mitty, a negative asset manager at Life
Kristen Wiig as Cheryl Melhoff, Walter's love interest and co-worker
Shirley MacLaine as Edna Mitty, Walter's mother
Adam Scott as Ted Hendricks, Walter's new boss
Kathryn Hahn as Odessa Mitty, Walter's sister
Sean Penn as Sean O'Connell, a photojournalist
Patton Oswalt as Todd Maher, an eHarmony customer service representative
Ólafur Darri Ólafsson as a Greenlandic pilot
Jon Daly as Tim Naughton, one of Walter's co-workers
Terence Bernie Hines as Gary Mannheim, one of Walter's co-workers
Adrian Martinez as Hernando, Walter's understudy and co-worker
Kai Lennox as Phil Melhoff, Cheryl's ex-husband
Conan O'Brien as himself
Andy Richter as himself
Joey Slotnick as a retirement home administrator
 http://www.mid-day.com/articles/movie-review-the-secret-life-of-walter-mitty/15013018

The Secret Life of Walter Mitty is not a comedy, it’s a tearjerker sappy dramedy and it’s a bad idea because drama is clearly not Stiller’s forte. The second film adaptation of the short story of the same name and hitting screens after decades of development hell, The Secret Life of Walter Mitty is visually spectacular, but it doesn’t have a heart or a brain in its script to turn it into a memorable film. Stiller casts himself in the role of Mitty, an employee of Life magazine who frequently blacks out and daydreams about all kinds of stuff. On that front the movie is fun — the cutaways from reality to dream are seamless and moderately funny. It’s when the film tries to sentimentalize Mitty’s ‘problem’ and tries to make a statement about ‘quitting your job and living the dream’ that it fails to find footing. - See more at: http://www.mid-day.com/articles/movie-review-the-secret-life-of-walter-mitty/15013018#sthash.iuFvW1cg.dpuf

http://www.imdb.com/title/tt0359950/

http://www.waltermitty.com/

http://www.rottentomatoes.com/m/the_secret_life_of_walter_mitty_2013/

http://www.ksl.com/?sid=28135190

5 reasons you need to see 'The Secret Life of Walter Mitty'

By John Clyde
Read more at http://www.ksl.com/?nid=1205&sid=28135190#9MIMHKeMt1YFEe4R.99

This film will make you want to do something with your life and chase your dreams, whatever they may be. It's a beautiful reminder that we shouldn't let life get in our way.
Read more at http://www.ksl.com/?nid=1205&sid=28135190#9MIMHKeMt1YFEe4R.99





http://ibnlive.in.com/news/the-secret-life-of-walter-mitty-review-the-film-is-tale-of-a-wistful-daydreamer/443212-47-84.html



Key Words in movie:

Eyjafjallajokull

Buzkashi or Kokpar is the Central Asian sport in which horse-mounted players attempt to drag a goat carcass toward a goal. Traditionally, games could last for several days, but in its more regulated tournament version also has a limited match time.
http://en.wikipedia.org/wiki/Buzkashi
http://www.afghan-web.com/sports/buzkashi.html

Warlords

"Alas, the film itself packs all the emotional wallop of a schmaltzy Hallmark card, whereas it conveys its message - to embrace new experiences - with all the subtlety of a sledgehammer. The only genuinely affecting relationship is between Mitty and his mother (Shirley Maclaine), whose cake, in one particularly contrived scene, he offers to a group of Afghan warlords." more










Jose Gonzalez 'Step Out'
http://www.imdb.com/title/tt0359950/soundtrack

Maneater

Written by Daryl Hall, John Oates and Sara Allen
Performed by KnightsBridge
Courtesy of Countdown Media

Escape (The Pina Colada Song)

Written by Rupert Holmes

Wake Up

Written by Win Butler, Régine Chassagne (as Regine Chassagne), Tim Kingsbury, Richard Reed Parry (as Richard Parry) and Will Butler (as William Butler)
Performed by Arcade Fire
Courtesy of Merge Records
By arrangement with Bank Robber Music

Don't You Want Me

Written by Phil Oakey, Philip Adrian Wright (as Philip Wright), and Jo Callis
Courtesy of Duke Bojadziev Productions

Far Away

Written by Tobias Winterkorn, José González and Elias Araya (as Elias Assegahegn Araya)
Performed by José González
Courtesy of Mute
By arrangement with Bank Robber Music

Far Away

Written by Tobias Winterkorn, José González and Elias Araya (as Elias Assegahegn Araya)
Performed by Junip
Courtesy of Mute
By arrangement with Bank Robber Music

A Space Oddity

Words & Music by David Bowie
Performed by David Bowie
Courtesy of RZO Music

Lake Michigan

Written by Zach Rogue
Performed by Rogue Wave
Courtesy of Brushfire Records/Universal Records
Under license from Universal Music Enterprises

Dirty Paws

Written by Árni Guðjónsson (as Arni Gudjonsson), Nanna Bryndís Hilmarsdóttir (as Nanna Bryndis Hilmarsdottir) and Ragnar Þórhallsson (as Ragnar Thorhallsson)
Performed by Of Monsters and Men
Courtesy of Universal Republic Records
Under license from Universal Music Enterprises

The Wolves and the Ravens

Written by Chris Koza (as Christopher Koza)
Performed by Rogue Valley
Courtesy of In The Groove Music

Stay Alive

Written By Ryan Adams and Theodore Shapiro
Performed by José González
Produced by George Drakoulias and Theodore Shapiro
José González courtesy of Imperial Recordings

Step Out

Written by Theodore Shapiro and Craig Wedren
Performed by José González
Produced by George Drakoulias, Theodore Shapiro and Craig Wedren
José González courtesy of Imperial Recordings

Don't Let It Pass

Written by Tobias Winterkorn, José González and Elias Araya (as Elias Assegahegn Araya)
Performed by Junip
Courtesy of Mute
By arrangement with Bank Robber Music

Escape (The Pina Colada Song)

Written by Rupert Holmes
Performed by Jack Johnson
Produced by Jack Johnson, Adam Topol, Merlo Podlewski and Zach Gill
Jack Johnson appears courtesy of Brushfire Records

Dream

(uncredited)
Performed by José González
Courtesy of Universal Republic Records


Uzun süredir izlediğim en etkileyici filmlerden bir tanesiydi. Özellikle Sean Penn in "Kar Leoparı"nı fotoğrafladığı sahne çok etkileyiciydi.
Fotoğraf çekmekteki amaç ardı sıra kareleri çekmek değildir. Sean Penn, fotoğrafı çekmedi. O anı yaşadı. İzleyince daha iyi anlayacaksınız.
O sahne her fotoğraf kursuna başlayanın ezberinde tutması gereken bölüm.
ayrıca filmin müzikleri çok iyi.

Not: Filmdeki bazı hatalar filmin anlatımının önüne geçerse şunları fark edeceksiniz.
Walter parası olmadığı için annesinin pianosunu satıyor. Fakat Nerdeyse dünyanın yarısını dolaşıyor. Filmin başında da zaten parasını zor denkleştirdiğini gösteren ödemelerini görüyoruz.
Bunun gibi birçok ayrıntıyı göz ardı ederseniz güzel, dingin bir film izlemiş olursunuz.
Sizi dinlendirir.

Eyjafjallajokull - Active Iceland Volcano #waltermitty

Eyjafjallajokull - Active Iceland Volcano:



'via Blog this'



#waltermitty

"Eyjafjallajokull (63°38′N 19°36′W; Area 100 km2 /40 sq mi, Summit Elevation: 1666 m 5,466 feet; Volcano Type: Stratovolcano; location: Southern Iceland) (also known as Eyjafjöll) is located west of Katla volcano. Eyjafjallajökull consists of an E-W-trending, elongated ice-covered stratovolcano with a 2.5-km-wide summit caldera. Fissure-fed lava flows occur on both the eastern and western flanks of the volcano, but are more prominent on the western side. Although the 1666-m-high volcano has erupted during historical time, it has been less active than other volcanoes of Iceland's eastern volcanic zone, and relatively few Holocene lava flows are known. An intrusion beneath the south flank from July-December 1999 was accompanied by increased seismic activity and was constrained by tilt measurements, GPS-geodesy and InSAR. The last historical eruption of Eyjafjallajökull prior to an eruption in 2010 produced intermediate-to-silicic tephra from the central caldera during December 1821 to January 1823." for more

Sunday, January 19, 2014

Nejat İşler #nejatisler

Nejat İşler

Türkiye de ölmek lazım övülmek için. Hayatınızda duymadığınız güzel sözlerin size söylenmesi için. Nejat İşler'in dizilerden atılmasını isteyenler. Şimdi sevgi kelebeği olmuşlar. Nejat İşler'e alkolik diyenler şimdi onu melek gibi anlatıyorlar. Nejat İşler'e kadın düşmanı diyenler. Has erkek diye yazıyor şimdi. [(Politika=Sahtekarlık=Toplum) olmuş :D] Ben sarhoşken de oyunculuğunu severdim. Kadın dövdüğünde de oyunculuğunu severdim. Sevgili değiştirdiğinde de oyunculuğunu severdim. Bir işi iyi yapmak önemlidir. İşi iyi yapanı kötülemek için umutsuz yollara baş vurmaksa sadece kıskançlıktır. Keşke her birinin suratına çarpacak kapılar olsa yalan yere ağıt yakanların.

Monday, January 13, 2014

The Book Thief, Markus Zusak, Sophie Nelisse, Gooffrey Rush, Emily Watson

The Book Thief



http://www.imdb.com/title/tt0816442/

Director: Brian Percival

Writers: Markus Zusak (novel), Michael Petroni (adaptation)

Stars: Sophie Nélisse, Geoffrey Rush, Emily Watson
http://en.wikipedia.org/wiki/The_Book_Thief_(film)

http://en.wikipedia.org/wiki/The_Book_Thief

http://en.wikipedia.org/wiki/Markus_Zusak

The Book Thief review: Read between the lines

Read more: http://www.smh.com.au/entertainment/movies/the-book-thief-review-read-between-the-lines-20140109-30iij.html#ixzz2qKQa76GZ

"The book by Australian writer Markus Zusak has sold 8 million copies. The writer's parents came to Australia as German migrants in the 1950s. Zusak's mother, Lisa, is German; his father, Helmut, Austrian. The heroine of this book is Liesel, who is 10 in 1939, as the book opens. Zusak, now 38, wrote the book in his late 20s. He has said his parents were very young during the war, but it is clear that the book is both a tribute to, and a reflection of, their experiences and memories, however richly reimagined. A labour of love, in fact."
Read more: http://www.smh.com.au/entertainment/movies/the-book-thief-review-read-between-the-lines-20140109-30iij.html#ixzz2qKQpudaa
The Book Thief: Movie Review
"The Book Thief is an emotionally flat piece, despite the deliberately emotive ideas and the potential for manipulation. Yet, despite Nelisse's beautifully fragile yet confident tone, it never fires on any real level, leaving you lamenting how empty the pay off is as the horror hits home.

It's a shame because the attention to period detail is impressive and initially oppressive, but the maudlin tones of the film never really lift or give you the push to connect and care about these characters as childhood innocence and naivete are shattered asunder in an entirely bloodless Nazi Germany."

The Book Thief: Geoffrey Rush chats about his new film’s German setting
"Movie execs made the decision to shoot the Brian Percival directed film in the same location that Roman Polanski shot The Pianist and Quentin Tarantino filmed Inglourious Basterds – at the Babelsberg Film Studio in Germany. The area of Potsdam contains the oldest large-scale film studio in the world, and has been producing films since 1912. With directors such as Fritz Lang and Alfred Hitchcock on the books, the place holds great prestige. It’s also a good pull for tourists, who can take a behind the scenes look at the sets, make up studios and props department."













Friday, January 3, 2014

we seek joy: about

we seek joy: about: "Hello! I'm N'tima! I am a twenty-one year old wife and new mama. Here I document my journey through motherhood, embracing the magic mess of it all. I wear my new sleepy eyes, and overgrown heart with pride.

I met my husband, the giant force behind my optimism, when we were kids living in Okinawa, Japan. Since then, I graduated Culinary School, he joined the air force, we wed in snowy Salt Lake City, started our life together in the rolling Northern California hills, created a tiny beauty, and are preparing to trek across the world this year to live, again, in our beloved Japan.

I believe in God, family, soul food, good people, seeking the joy in the every day, and in the power of self love.

Thank you for reading along!

Contact: weseekjoyblog@gmail.com"

'via Blog this'