Monday, August 30, 2010

Cadde ve Cop

Cadde ve Çöp


Cadde'deki kaldırımlarda yuruken kacınız memnun bilmiyorum. Ama ben memnun degilim. Zaman zaman basacak yer bulmakta zorlanıyorum. Ozellikle boyner'e yaklasırken yeler o kadar pislik icinde ki.
Gece her seyin nedeni anlasılıyor. Butun lokantalar akan cop torbalarını surukleyerek dısarı cıkarıyor. Cok duzgun olan o kaldırımlar o pis sularla yıkanıyor. Zaten kimse farkında degil Zara nın onunundeki kus pisliklerinden. Zara nın bile aklına gelmiyor. Buranın girisi benim dukkanımın onu.
Gec saate kadar acık lokanta ve kafelerde oturanları da baska bir supriz karsılıyor. Onlerindeki devasa cop konteynerlerinin kapaklarından sızan koku.
Bir cadde dusunun. Kadıkoy de, hatta istanbul da tek. Ve bu sekilde zulum goruyor.
Kimse de gormuyor.
Gecen Kitchenette'deydim. Ondeki konteynerden gelen koku mu, yoksa yandan "kentucky fried chicken" dan gelen koku mu... Sanırım konteynerden gelen kokuydu.

Bu sorunlara cozum bulmak gerek


2013 03 12

2010 08 30'da bu yazıyı yazmışım. Bir değişiklik gördüm mü? Hayır. Diyecek bir şey var mı? Hayır. Hala kaldırımlar pis mi? Evet. Yürümeye iğreniyor muyum? Evet.

Sunday, August 29, 2010

Goemon

Goemon

1582 yılında Japonya'da geciyor. Basta gordugunuz ısık bir ates bocegi. film boyunca sık sık goreceksiniz.
Film alıştıgımız uzak dogu filmlerinden degil. Dovus sahnelerinde ve arka planda sık sık bilgisayar efektlerinden yararlanmıs.
Film ilerledikce ilk bastaki kargasa kızın hikayesinin anlatıldıgı epik sahenelere yerini bırakıyor.

Romantik kısa geçiş sahnelerinden sonra aksiyon hic durmuyor.
film tam bir online oyun sahnesini andırıyor.

"Özgürlük egoistce bir varlıktan baska bir sey degil."


karakol restaurant

Kanada gazetesinde Türkiye tanıtımı

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=1016227&Date=30.08.2010&CategoryID=81
sayfanın yazarını goremedim, bu nedenle yazamadım.


orjinal sayfa:

Yazar: Karen Bartlett



"ISTANBUL—A pink and lavender dawn backlights the silhouettes of the minarets and domes that define Old Constantinople. From the deck of my cruise ship, I get my first look at Istanbul, the 2000 year-old capital of the ancient Roman, Byzantine and Ottoman Empires.
I haven’t slept well. Whirling dervishes, with their white capes and pointed hats, kept spinning around in my head, mixed up in my dreams with the smoky haze from hookah pipes. One minute I was lost in the maze of a street bazaar, the next minute I was lounging like a sultana in a steamy hamam, the darkly mysterious Turkish bath of the ancient world.
Istanbul is a port of call on Crystal Serenity’s twelve-day Byzantine Odyssey voyage. I’ll have less than 48 hours to touch, taste and feel the intense flavors of this “city of a thousands mosques.”
From the drop-off point of my cruise shuttle, I head toward the spires of the New Mosque. But I hit a dead end at a massive gray stone wall. I pass through the break in the wall – a soaring Moorish arch, into what looks like a major motion picture in production. A man in a stained white baker’s shirt is maneuvering a cart of oven-fragrant simit (sesame-coated bread) over rough cobblestones. Carpet vendors are barking at each other and passing tourists." 

Friday, August 27, 2010

Depo istanbul da sergi

Exhibition: When Ideas Become Crime

http://www.depoistanbul.net/en/activites_detail.asp?ac=37


Visiting hours: Tuesday through Saturday between 11.00 - 19.00.
All activities of DEPO are free of charge.


Address:
DEPO / Tütün Deposu Lüleci Hendek Caddesi No.12
Tophane 34425 İstanbul




"Curated by Halil Altındere, the most comprehensive contemporary art exhibition of the year, brings together 48 artists of different generations from Turkey, who explore the threshold between freedom of expression and crime.
Halil Altındere chooses an (art) historical reference once again for the title of his fifth curatorial undertaking: inspired by Herald Szeeman's exhibition "When Attitudes Become Form", he brings together 48 artists with the slogan "When Ideas Become Crime".
Altındere displays a position of opposition and provocation by presenting political attitudes put forth by artists. One axis of the exhibition is articulated by works, which reflect on militarism, power, hierarchy, nationalism, collective memory, border and gender politics. There is also a more introspective approach, which self-critically reflects on the symbolic economy and power structures among which contemporary art is flourishing.
As it has been with previous Halil Altındere exhibitions, struggles in the cultural field are being organized to empower the collective spirit. The exhibition brings together artists from different generations and multiple geographical locations; İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Mardin, Berlin, Frankfurt, Amsterdam and New York. This constellation allows for recognizing similar tendencies as well as starting a dialogue between different artistic and political positions. By bringing together works by Altan Gürman, Gülsün Karamustafa and Hüseyin Alptekin with generations who started their practice in 1990s and 2000s, relationships between generations are constructed. Being the work of an artist-curator, the exhibition supports the production of many new works, as well as opening up an experimental space for context-specific reinterpretation of existing works..."

more on page...

Thursday, August 26, 2010

Allianoi için son karar: Gömün

"İzmir'in Bergama İlçesi'nde evrensel kültür mirası niteliğindeki Allianoi Antik Kenti'nin akibeti belli oldu. Kent, 'kumla' doldurulduktan sonra baraj sularının altında kalacak."
Turan GÜLTEKİN

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=1015722&Date=27.08.2010&CategoryID=85

Kavakyelleri 127ci bolum

Dizinin bu bolumunde hayatımızdan cok tanıdık bir soruyla final yaptılar. "Ask Her seyi affeder mi?" Ozlem Tekin'in sarkısını hatırlattı. Sanmıyorum ki hayat dizilerdeki gibi olsun. Her sey affedilsin. Beylik laflarımızı yutalım ve hayatımıza aynı sekilde devam edelim.
Uzun suredir tek duze devam eden dizi konu bakımından hareketlenmeye basladı. Bir cogunuz farkındasınızdır. Diger diziler icin soyledegimi Kavakyelleri'nin yazarlarını yapıyorlar. Mine'nin çalıştığı iş ve konunun gelismesi "Seytan Marka Giyer" veya orjinal ismiyle

"The Devil Wears Prada" yla aynı gitmekte. Bence hic sakıncası yok. Uyarlama cok iyi gidiyor. Zamanla konuyu daha iyi toparlayacaklarına eminim.


Mimarlar Tünel'e...

"istanbul da mimarlık adına pek fazla sergi ya da etkinlik göremiyoruz ama bu sefer mimarlar ve meraklıları için güzel bir haberim var. Haftaya ALANİstanbul’da “Mimarlık Üzerine Bir Sergi” açılıyor."

Demet Güven

http://www.cnnturk.com/2010/kultur.sanat/diger/08/26/mimarlar.tunele/587845.0/index.html

Wednesday, August 25, 2010

Günahlarınıza çiçek açtıran sergi

Centurion (2010)


Britanya da gecen Roma donemi filmi. Beklediginiz 300 Spartalı tarzında sahneler yok. insan avı filmlerini andırıyor. Benim gibi bu tarz filmlerin meraklılarını dahi bıktıracak bir film.
Sonuna kadar izledim mi? - Evet.
izlemezseniz bir sey kaybetmezsiniz.





Keskin Bıcak

"Keskin Bıcak" Fox'un dizilerinden biri. Daha 3. bolumu yayınlandı. Ana konu yavas bir sekilde ilerlerken, ust kısımda olaylar hızlı bir sekilde akıyor. Bu sekilde fazla aksiyon sahnesi olmadan, aksiyon dizisi heyecanı yaratmıslar. 3 bolumu de sans eseri izledim. bu dizi trafiginde bir sonraki bolumu merak etmeye deger buldum. Aslında ana konu cok bildik. "Kimin seni kazıkladıgını biliyor musun? - En yakınındaki". Bunların yanı sıra iyi dagıtılmıs bir ask trafigide var. Yine de motor sahneleri, motor da telefonla konusma sahneleri o kadar itici ki, o sahnelerde zaplamadan duramıyorum. Dizi yapanlar kendilerine guvenirlerse biraz daha aksiyon koyabilirler. Biraz daha seneryoyu ilginclestirebilirler. Kaynak nerde mi? bir suru film ve dizi var. Biraz izleseler.

Salt

Hızlı bir aksiyon filmi izlemek isteyenlere "Salt" ı tavsiye ederim. Kesinlikle sıkılmazsınız. Angelina Jolie yi kafaya takmayın ve acık sacık bir sahne beklemeyin. Tam bir aksiyon filmi. Karsılastıracak olursak "Bourne Supremacy" serisini andırıyor. Konu olarak degil. Aksiyon sahneleri acısından. izleyin sıkılmayacaksınız.

Monday, August 23, 2010

Serious Moonlight (2009)


  1. "Serious moonlight" kızlar su ana kadar izledigim kadarıyla (ilk yarım saat) hic de erkek arkadaslarınızla gideceginiz bir film degil Meg Ryan, Kristen Bell, Justin Long oynuyor. Ve film bitti. Sonunda yine kadınlar kazandı. "Kadın Aklı" kazandı, demeliyim. Filmin son sahnesinde göreceksiniz, kurnaz bir planla erkeğe istediğini yaptırmış oldu. Bu zeki plana gülümsememek elde değil. Yine de kızlar, erkek arkadaşınızla kavgalıysanız beraber izleyeceğiniz bir film değil.Erkeğin söylediği bir cümle aklımda kalmıs. "Senin bana ihtiyacın yok. Benim yerimde herhangi biri olabilir. Sen yanında birisi olmasına ihtiyac duyuyorsun."Filmin sonunda "Sevgi mi" kazanmış oluyor; yoksa kadın istediklerini yaptırmıs mı oluyor? Buna izleyip siz karar vermelisiniz.
  2. http://en.wikipedia.org/wiki/Serious_Moonlight_(2009_film)

    http://www.imdb.com/title/tt1133993/

Cafe Ruj - Astroloji

tajomaru

"tajomaru" sönuk bir film. Her film bir seyler anlatırdan yola cıkarak zamanımızı bosa gecirmedik diye kendimizi ikna etmeye çalışabiliriz. Cok meraklsı degilseniz tavsiye etmeyecegim bir film. Daha farklı bir seyler izlmeyi tercih edin.

Shun Oguri, Yuki Shibamoto, Kei Tanaka

Director: Hiroyuki Nakano

Writers: Ryûnosuke Akutagawa (short story "Yabu no Naka"), Shin'ichi Ichikawa (screenplay)
http://www.imdb.com/title/tt1347008/

http://asianwiki.com/Tajomaru




Sunday, August 22, 2010

Sen secersin - Answer man -

- Neden yapmak istedigim seyleri yapamıyorum? Yapabileceğim cok sey var. Biliyorum, ama yapamıyorum. Neden boyle?
- isin sırrı her zaman istedigin seyi yaptıgını fark etmekte. Her zaman. Kimse seni bir sey yapmaya zorlamıyor. Bunu anladığında ozgur oldugunu gorursun ve hayatın sadece secimlerden olustugunu anlarsın. Sana olan bir sey yoktur. Sen secersin. "Answer man"

Friday, August 20, 2010

Yeni Zelanda’da yine intihar - H�rriyet D�nya


"Yeni Zelanda’da sahile vuran 58 balina öldü. Balina yardım örgütü başkanı Kimberly Muncaster, Yeni Zelanda’nın ıssız kuzey sahiline vuran 15 balinayı kurtarmak için seferber olan gönüllülerin, daha önce sahile vurarak öldükleri belirlenen 58 balina bulduklarını söyledi.
Muncaster, hayatta kalan 15 kara balinanın ise oldukça kötü durumda olduğunu belirtti. Yeni Zelanda’ya bağlı Kuzey Adası’nın Kaitaia kasabasında etkili şiddetli yağış ile rüzgâr, her biri ortalama 1.5 ton ağırlığında olan balinaların derilerinin kuruyarak ölmesine engel oldu."

Radikal / Hasankeyf'i bağırta bağırta �ld�r�yorlar! / Yaşam / YEŞİL HAFİYE

Monday, August 16, 2010

"elde var hayat"

"Elde Var Hayat" aile dizisi sevenlere tavisiye edebileceğim bir dizi olmuş. ilk bölümdeki havadan ödün vermezlerse çok uzun süre sonra "süper baba" kıvamında bir dizi yapmış olacaklar. bu aldatma ve vurdulu-kırdılı diziler arasında kendine yer bulabilir mi, gerçekten çok büyük bir soru işareti. Demet Akbağ'ın dizisi "SEN HARİKASIN" bile farkına varamadan dizi trafigi arasında eriyip gitti.TRT 1 de oldugu icin daha uzun soluklu bir yapım olacağını umuyorum. Umarım "SEN HARİKASIN"a da bir sans daha verirler. Türk seyircisi uyarlamalardan mı hoslanmıyor Yoksa aldatma gibi ilişkiler görmeyince dizileri izlenmeye deger mi bulmuyor?